30 Mayıs 2013 Perşembe

Langsa ile Penang Arasında Feribot Seferleri Başladı

Mehmet Özay                                                                                                                 30 Mayıs 2013

Doğu Açe’nin önemli liman şehri Langsa ile Malezya’nın Penang Adası arasında feribot seferleri başladı. Açe Vali Yardımcısı Müzekkir Manaf, Endonezya Halk Meclisi Başkan Yardımcısı Ahmad Farhan Hamid, Langsa Belediye Başkanı Osman Abdullah’ın katıldığı törenin ardından ilk seferine başlayan feribotun yolcuları arasında Manaf da bulunuyordu. Manaf törende yaptığı konuşmada, bu projenin hayata geçirilmesinin kolay olmadığını, uzun bir süreci gerektirdiğini ancak nihayetinde bugün bu önemli ulaşım bağlantısının başlatıldığını ifade etti.

Malaka Boğazı’nın Batı bölgesinde kuzeyde Malezya’ya bağlı Penang Adası ile güneyde Sumatra Adası’nı birbirine bağlayacak bu deniz ulaşımı sayesinde Açe’nin bölge ile temasının her açıdan gelişmesi planlanıyor. Bu proje sayesinde ticaret, turizm ve sağlık gibi nedenlerle Penang Adası’na gitmek isteyen Açelilerin şehre en yakın liman olan Medan Belawan limanını kullanmak zorunda kalıyorlardı. Bundan böyle, bölge halkı uluslararası ulaşıma hizmet verecek şekilde hazırlanan Langsa limanını kullanabilecek.


Hiç kuşku yok ki, bu sürecin bir diğer önemli adımı, Langsa limanından uluslararası ticareti gerçekleştirecek kapasiteye erişmesi olacak. Bu noktada da Açe’nin sadece Langsa şehri ve çevresinden değil, diğer bölgelerindeki ürünlerin de gerek ulusal gerekse uluslararası pazarlara ulaşmasında tek yol olan Medan Belawan limanı. Langsa bu noktada diğer potansiyel liman şehirlerine öncülük yaparak, özellikle ilk etapta Malezya üzerinden uluslararası limanlara ulaşma imkanına kavuşacak. Bu ulaşım hizmetinin bir başka vechesini ise turizm oluşturacak. Özellikle Malezya’lı Müslüman Malayların tarihi ve dini turizm açısından başta Açe olmak üzere Sumatra Adası’na ilgileri bu liman vasıtasıyla gelişme kaydedeceği vurgulanıyor. 

28 Mayıs 2013 Salı

Açe Heyeti Dubai’de Görücüye Çıktı

Mehmet Özay                                                                                                                 28 Mayıs 2013

Açe Vali yardımcısı Müzekkir Manaf başkanlığındaki heyet Nisan ayı sonlarında Dubai’de düzenlenen Endonezya İş Günleri’ne katıldı. Açe heyeti, uluslararası şirketlerin temsilciliklerinin bulunduğu Dubai’de, Açe yatırım ve iş olanaklarını tanıtma fırsatı kadar, heyeti ikili temaslar geliştirme fırsatı da buldu. Heyetin bu ziyareti, özellikle uzun yıllar Açe’nin çatışma bölgesi olarak bilinmesi nedeniyle bu imajın değiştirilmesinde de önemli rol oynadığına kuşku yok. 

Bu çerçevede, uluslararası yatırımcıların güvenlik ilkesini ön planda tuttukları hatırlandığında, Açe’yi bizzat valilik düzeyinde temsil etmek önemliydi. Vali Yardımcı Müzekkir Manaf, Açe’nin yatırım iklimi açısından oldukça elverişli olduğunu yeni yasal düzenlemelerin yanı sıra asayiş konusunda bir sıkıntının olmamasının da Açe için avantaj olarak değerlendirileceğine vurgu yaptı. Bu tür ziyaretler de hiç kuşku yok ki, tarihsel bağlara değinilmeden geçilmiyor. Dubai’de de böyle oldu. Manaf, yüzyıllar boyunca Ortadoğu’nun önemli liman şehirleri ile Açe arasındaki ilişkiye değindi. Açe’nin Malay dünyasına giriş kapısı konumunda ve Malaka Boğazı’nında ilk kara bölgesi olmasıyla dikkat çektiğini ve bugün bu avantajın gelişen koşullar doğrultusunda yeniden doğmakta olduğuna vurgu yaptı. 

Açe heyeti ‘Niçin Açe’de Yatırım? Başlıklı bir tanıtım toplantısı da gerçekleştirdi. Özellikle bu toplantıda Sabang Serbest Bölgesi olmak üzere Açe’deki ticari ve yatırıma elverişli imkanlar üzerinde duruldu. Bu bağlamda Sabang Serbest Bölgesi’nin varlığı bir yandan Doğu Afrika ve Ortadoğu öte yandan Hindistan ile Bengal Körfezi ve doğuda Çin’e kadar uzanan bölgeyle doğrudan etkileşime olanak tanıdığına vurgu yapıldı.

Açe’ye Yatırım Teşviklerinde Son Gelişmeler

Mehmet Özay                                                                                                                  28 Mayıs 2013

Bir bölgeye yatırım yapılacağı zaman yatırımcının aklına öncelikle ‘teşvikler’ geliyor haliyle. Özellikle ekonomik varlıkları olmakla birlikte çeşitli nedenlerle dünya ile ilişkiler kopuk bölge ve coğrafyalarda bu sıkıntı kendisini bir başka şekilde hissettirdiğine kuşku yok. Bunun örneklerinden biri Açe Eyaleti. On yıllarca süren savaşın ardından 2005 yılında imzalanan barış anlaşmasıyla yeniden dünyaya açılan Açe’de yatırım ve iş dünyasının lehine gelişmeler zamanla ortaya çıkmaya başladı. Gerek Açe’de faaliyet gösteren yerel ve ulusal firmalar, gerekse Açe Eyalet yönetimini yürüten kadrolar Açe’nin zengin kaynaklarını öncelikle Açe halkının yararına olacak şekilde kullanılabilirliği üzerinde çalışıyorlar. Bu çalışmaların çeşitli kanallardan yürütüldüğüne bizzat şahit olduğumuzu söylemeliyim. Tüm sıkıntılara rağmen, Açe iş dünyası ve yönetimi engelleri aşma konusunda ısrarlı ve bu bu çabayı uzun vadeli düşünüyorlar.

Bu süreçte, özellikle 2009 yılında Eyalet Parlamentosu seçimlerinden sonra bölgenin ekonomik kalkınmasını öncelleyecek yasal düzenlemelere girişildi. Bu yazıda detaylara yer vermek yerine, bazı önemli hususlara değinmekte fayda var. Böylece bölgeye ilgi gösterme niyeti taşıyan yatırımcılara bir rehberlik etmiş olacağımızı düşünüyoruz.

Mali açıdan, vergi indirimleri özellikle Eyalet içerisinde bazı bölgelere yatırımlarda gündeme geliyor. Ülke genelindeki yapılanmalar dikkate alındığında yerel yönetimlerin kendi alanlarında karar mercii oldukları görülüyor. Bu durumda, Açe’de yatırım yapmak isteyenlerin yerel yönetimlerce uygulanan teşviklerden de istifade etme olanağı var. Bu noktada, özellikle 2010 yılı 37 No’lu kanunda belirtilen hususlar çerçevesinde, ‘Sabang Serbest Bölgesi’nde yapılacak yatırımların kayda değer bir önemi olacağına kuşku yok. Serbest Bölgenin yönetiminden sorumlu BPKS doğrudan buradaki yatırımları koordine ediyor ve başvurular konusunda tüm alt yapı hizmetlerini sunuyor. Son birkaç yıldaki önemli gelişmelerden biri ise gene 2010 yılında Endonezya Devlet Başkanlığı Özel Yasası arasından çıkan 11 No’lu Yasa’ya göre Açe Eyalet yönetimi ekonomik kalkınma balğamında uluslararası çevrelerde doğrudan ortaklıklar yapma imkanına sahip.
Bunun ötesinde, kamu yararı güden yatırımlarda arazi tahsisi konusunda kolaylıklar bulunuyor. Yatırım lisansı konusunda yapılan çalışmalarda uzun süre beklemek gerekmiyor. Bu konuda da bazı sevindirici gelişmeler mevcut.

Elma ve Üzüm Fiyatları Rekor Yapıyor

Mehmet Özay                                                                                                                 28 Mayıs 2013 
  
Tropik iklime özgü çok değişik tadlar olsa da bölge halkı ithal ürünleri özellikle meyveleri tercih ediyor zaman zaman. Meyvelerarasında en çok rağmen gören ise elma, portakal, mandalina, üzüm geliyor. Bu ürünler iklimsel dönemlere bağlı olarak Çin, Avustralya, ABD, Güney Afrika, Yeni Zelanda gibi farklı coğrafya ve ülkelerden Güneydoğu Asya topraklarına ithal ediliyor. Tahmin edilebileceği gibi ürünlerin kalitesi konusunda her yerde aynı standarda rastlamak güç. Bununla birlikte fiyatlarının ‘el yakıcı’ boyutlarda olduğu konusunda kimsenin kuşkusu yok. Özellikle bu tip meyveler, hısım akraba, hasta ziyaretlerinde götürülen veya özel günlerde tüketilen ürünler arasında.

Açe Eyaleti de bu ve benzeri ürünleri ithal eden bölgelerden. Açe Güney Afrika, Hindistan’a coğrafi olarak yakın olsa da, ürünleri ithal eden tekellerin varlığı nedeniyle toptancıların günümünde ve etkisinde. Bu nedenle gerek Cakarta veya Medan’a gelen bu ürünler üçüncü dördüncü elden sonra Açe’ye ulaşabilmekte. Bu kadar uzun ‘yolculuktan’ sonra esnafın tezgahına ulaşan meyvelerin tadı-kokusu konusunda pek de iyi şeyler söylenemez herhalde. Özellikle de bu ürünleri birinci elden tatma şansına erişenler için cazip olmadığı aşikâr.

Bununla birlikte, Globe Journal’ın haberine göre, bugünlerde Açe’de pazarlarda üzüm ve elmanın ‘alıp başını’ gittiği gözleniyor. Elmanın kilosu 60,000 Rupiah, üzüm’ün kilosu da 100 ila 120,000 Rupiah arasında değişiyor. Bir Amerikan Doları’nın 9000 Rupiah civarında olduğu hesap edildiğinde elmanın kilosunun altı, üzümün ise 12 dolar civarında olduğu görülüyor. Açe toplumunda ‘cebi para görenlerin’ alabildiği bu meyveler, bir anlamda zengin işi sayılıyor. 

27 Nisan 2013 Cumartesi

Açe Kalkınması’na Akademi Desteği


Mehmet Özay                                                                                                        27 Nisan 2013

Uluslararası Açe Kalkınma Konferansı’nın Dördüncüsü 22 Mart tarihinde Kuala Lumpur’da Malaya Üniversitesi kampüsünde gerçekleştirildi. Etkinliğe akademisyen ve araştırmacıların yanı sıra, aralarında Vali Yardımcısı Müzekkir Manaf’ın da bulunduğu resmi makamlardan katılımlar söz konusuydu. Söz konusu konferans çeşitli perspektiflerden Açe kalkınmasını ele alarak günümüz koşullarında kamu ve özel sektörde ortaya konulmakta olan çabalara katkı yapma niyetinde.

Manaf konferans açılışında yaptığı konuşmada Açe Eyalet yönetiminin yurt içinden ve yurt dışından yatırımlara önem verdiğini, özellikle tarım, endüstri, enerji ve imalat sanayiinde 2017 yılına kadar 48.8 trilyon Rupiah yatırımı öngördüğünü dile getirdi. Bu alanlarla ilgili bazı detaylara da değinen Manaf, tarımsal üretimin arzu edilebilir düzeye getirilebilmesi için kauçuk, kakao, kahve ve palmiye yağı üretimi üzerinde durduklarını belirtti. Öte yandan, enerji sektöründe önemli bir potansiyele sahip olduğu bilinen Açe’de yer altı su kaynaklarından enerji üretimi konusu gündemdeki yerini koruyor. Manaf, bu alanda 2012 yılı boyunca 18,11 trilyon Rupiah yatırım yapıldığını vurguladı.

Açe Eyaleti, Endonezya’daki 33 Eyalet içinde yoksulluğun en yüksek olduğu eyaletler arasında olması -ki bu oran günümüzde %19,5 civarındadır-, yukarıda belirtilen yatırımların ne denli önemli olduğunu ortaya koyuyor. Yoksulluk olgusunun Endonezya genelinde önemli bir sorun olduğu ve ülke ortalamasının %12.3 olduğu dikkate alındığında, Açe’nin bu alanda daha ciddi adımlar atması gerektiği anlamına geliyor. Açe Eyalet yönetimi bu yıl %6 büyüme öngörürken, bunun yoksullukla mücadelede olumlu bir sonuç doğuracağına kuşku yok.

12 Şubat 2013 Salı

Açe Bankası Yeni Bir Şubesini Daha Medan’a Açtı

Mehmet Özay                                                                                                                   11 Şubat 2013

Özerk Açe Eyaleti’nde faaliyet gösteren ve Eyalet İdaresi’ne bağlı Açe Bankası (Bank Açe) 8 Şubat’ta Medan’da yeni bir şube daha açtı. Endonezya’nın üçüncü büyük şehri ve Sumatra Adası’nın ekonomi kalbi olarak değerlendirilen Medan’da açılan bu şube, Medan’la yoğun ticari ilişkileri olan Açeli işadamları kadar, yabancı işadamlarına hizmet vermeyi hedefliyor.

Banka’nın Medan’ın en işlek ticari merkezlerinden olan Pusat Pasar’da açılması banka yönetiminin hedef kitlesini de ortaya koyuyor. Bu yıl içerisinde aynı şehirde birkaç şube daha açmayı planlayan banka yönetimi başkent Cakarta’da da bir şube açarak, sadece Açe sınırları içerisinde değil, ülkenin önemli ticaret şehir merkezlerine açılmayı sürdüreceği bildiriliyor. Öte yandan, 2012 yılında 40 milyar Rupiah civarındaki ticari kredinin bu yıl 120 milyara çıkartılmış olması da bankanın gelişimi ve hedeflerini ortaya koyması açısından önemli.

Açe Bankası’nın kurulması Helsinki Barış Anlaşması’nda Açe’ye tanınan ekonomi alanındaki haklar içerisinde yer alıyor. Gözlemciler, üçüncü ülkelerle ticari ilişkiler geliştirme, faiz oranlarını belirleme vb. alanlarda yetki merciini elinde bulunduran Açe Yönetimi’nin Endonezya Bankası’yla yapılacak anlaşmalar çerçevesinde, sadece yakın bölgesinde değil Açe Bankası’nın kısa bir süre sonra Malezya ve Singapur’da da ofis açmasının olanaklı olacağı ileri sürüyorlar.

Kaynak: Serambi.  

4 Şubat 2013 Pazartesi

Açe’ye Entegre Ulaşım Sistemi


Mehmet Özay                                                                                                                      4 Şubat 2013

Kısa bir süre önce Açe Valisi Dr. Zeyni Abdullah ve Wali Nanggro Malik Mahmud, Cakarta’da Ulaştırma Bakanı’yla bir araya geldi. Söz konusu bu toplantıda Açe Eyaleti’nde entegre ulaşım sistemi konusu ele alındı.

Tsunamide bu yana Açe’de gerek şehir içi, köy bağlantı yolları ve şehirlerarası yolların rehabilitasyonu, yenilenmesi ve genişletilmesi konusu sürekli gündemde oldu. Ancak Açe denilince ulaşım olgusunu karayolu ile sınırlandırmak yanlış olur. Kuzey Açe’de Lhokseumawe’de başlatılan ancak son derece yavaş ilerleyen demiryolu projesi; pek çok sahil kent ve kasabasında başta ticaret olmak üzere yolcu taşımacılığını da gündeme getirecek liman inşaatları; Eyalet içerisinde şehirlerarası havayolu taşımacılığı gibi alternatifler gündemde.

Başkent Cakarta’da yapılan bu görüşmede, önceliğin Eyalet içi ulaşıma verildiğine kuşku yok. Zaten böyle de oldu. Bu bağlamda Ulaştırma Bakanı, Vali’nin talepleri doğrultusunda bir inceleme heyetinin yakında Açe’de gözlem ve incelemelerde bulunacağını ve 2013 yılı içerisinde ne tür yapıtırmaların gündeme geleceği konusunda bir rapor hazırlanacağını açıkladı.

Ancak Açe’deki ulaşım konusu bundan çok daha öte anlamlar taşıyor. Vali Dr. Zeyni Abdullah’ın ifade ettiği üzere Açe’nin insan ve ticari metaını ülkenin ve yakın çevredeki yabancı ülkelerin merkezlerine bağlayacak kapsamlı bir ulaştırma ağı söz konusu. Bu süreçte, Eyalet gelirlerinin tüm bu altyapının hayata geçirilmesinde bütçesinin yeterli olmaması, yetkililerin Başkent’te ilgili bakanlıkların kapısın çalmasına neden oluyor.

Bu kapsamlı proje, Eyalet ile Endonezya’nın diğer merkez şehirleriyle olan bölünmüşlüğü sorunu çözmek kadar, Açe’yi özellikle Hint Okyanusu’nda bir merkez olmaya aday yapacak kapsamlı deniz limanlarının da dikkate alındığını düşünmek gerekiyor. Açe ticari ve ekonomi değerlerinin aktif hale geçirilmesinde diğer faktörlerin yanı sıra, ilgili ulaşım ağının kurulması da önemli. Örneğin, Simileu Adası’nın su ürünlerini; Batı ve Güney Açe’nin maden, palmiye yağı, palasını; Orta Açe’nin kahve, kakaosunu ulusal ve uluslararası pazarlara taşıyacak donanımlı limanların ve deniz ulaşım sisteminin hayata geçirilmesinde başat rol oynayacak. 

1 Şubat 2013 Cuma

Batı Açe’ye CPO Limanı


Mehmet Özay                                                                                                1 Şubat 2013

Palmiye yağı günümüzde başta Malezya, Endonezya olmak üzere tropiklerde üretilen önemli maddelerden biri. Kimya sanayiinden gıda sektörüne kadar pek çok alanda kullanılmaya elverişli ürün çeşitliliği ile palmiye yağı son dönemde Batı ve Doğu Açe’de üretimini artırma konusunda çeşitli atılımlar yok değil. Bu sürece koşut olarak, bu bölgelerdeki ürünlerin başka eyaletler üzerinden ulusal ve uluslararası pazara taşınmasındansa, Açe’deki mevcut limanların genişletilmesi ve elverişli hale getirilmesiyle Açe ekonomisinin çok daha gelişmesine olanak tanıyacağına kuşku yok.

Birkaç on yıl önce Pulau Sarok’da Socfindo’ya ait CPO limanının tsunamiden büyük zarar görmesi ve bugüne kadar inşa faaliyetinin hayata geçirilememiş olması bölge ekonomisinin önündeki handikaplardan birini oluşturuyor.

İşte böylesi bir proje 2013 yılı başlarında Singkil’de gündeme geldi. Batı Açe’nin önemli şehirlerinden Singkil’de palmiye yağı ticaretine has olmak üzere bir liman inşa edilmesi planlanıyor. Ancak böylesi stratejik bir ürünün ulusal ve dünya pazarlarına taşınmasını sağlayacak liman inşaatı için Açe Eyalet bütçesinin kafi gelmeyeceği de bir gerçek. Bu noktada, uluslararası yatırımcıların konuya yakından ilgi göstereceği akla gelen çözümler arasında.

Bu plan çerçevesinde şunun da akılda tutulmasında fayda var. Böylesi ticaret merkezlerinin geliştirilmesinde insan kaynaklarının da eş zamanlı olarak varlık göstermesi kaçınılmaz. Bu durumda, Açe Eyalet yönetimi kadar Singkil Belediyesi, Ticaret Odası gibi resmi ve sivil kuruluşların insan kaynaklarının geliştirilmesi ve çeşitlendirilmesi konusunda eğitim yatırımlarını da dikkate almaları gerekiyor.

Singkil’de böyle bir liman inşaatının sadece palmiye yağı üretimi gerçekleştiren üreticileri değil, aynı zamanda genel anlamda şehir ve çevresinin ekonomisinin hareketlenmesinde başat rol oynayacaktır. 

Açe Ekonomisinin Gelişimi Üzerinde Düşünmek


Mehmet Özay                                                                                                      1 Şubat 2013

Açe ekonomisi üzerinde düşünürken bunun Açe’de çokça dillendirilen ‘İslam Hukuku’ olgusu ile bu hukuka taraf olan kitlenin nasıl bir toplum modeli öngördükleri üzerinde pek düşünce sarf edilmiyor. Oysa, Açe en azından son yüzyıl içerisinde verdiği varoluş mücadelesinin dinamikleri dikkate alındığında salt özgürlük değil, bu özgürlüğün üzerinde yükseldiği felsefi/dini paradigmaların gün yüzüne çıkması gerekirdi. Açe özelinde dikkate alındığında, bir İslam ekonomisi ve bu ekonominin ortaya koyacağı bürokratik yeniden yapılanma dahil her alanda benzeri bir dirilişe yol açacak bir düşünce ikliminden bahsetmek mümkün mü?

Ekonomi demişken, aklıma Nur Djuli ile yaptığım bir konuşmada gündeme gelen bir hususu aktarayım. Sir Thomas Raffles’ın çabaları doğrultusunda İngilizlerin Singapur’u ‘yumuşak ilhakı’ döneminden önce, dönemin Açe Sultanı ile yazışmaları ve Açe’ye yönelik ilgisini gündeme getirmiştim. Bugün Singapur’un geldiği noktadan bahsederken, Singapurluların nasıl bir ‘standartta’ yaşadıklarına dair atıflarda bulunmuş ve günlerine trafikle başlayıp trafikle biten, gün içi aktivitelerini yoğun stres altında geçiren, insanoğlunun en temel hakkı olan kendine ait bir yuvası olmasını doğuracak şartların gitgide içinden çıkılmaz bir hal aldığına değinmiştim. Nur Djuli de Japonya’da tanık olduğu benzer durumu değinmiş ve üç dört saati trafikte geçen, daracık konutlarda yaşam süren orta sınıf bir Japon’un nasıl bir halet-i ruhiyeye sahip olduğunu aktarmıştı.

Ve bunun üzerine şunu eklemiştim: Açeliler aslında son derece olumlu şartlarda yaşıyorlar. Her şeyin para olmadığını, maddiyatın dışında insani ilişkiler, sosyal bağlar, doğayla geliştirilen karşılıklı saygıya dayalı üretim anlayışı vs. gündeme getirmiştim. Bugün Açe’de bürokratından, eğitimcisine, gazetecisinden aktivistine kadar pek çok kesim Açe ekonomisini nasıl ‘Malezya’ ekonomisine dönüştürebilirizi tartışıyor. Ancak bu tartışmanın büyük bir eksiği var. O da, söz konusu ‘bu ekonominin’ nasıl bir insan tipolojisi üreteceği sorunu. Kimsenin bu sorun üzerinde durduğu görülmüyor.

Bu bağlamda dikkat çekilmesi gereken ve hatta unutulan bir toplumsal kesim var ki, onlara söz vermekte, yaklaşımlarını sormakta fayda var. Dayah/pesantren çevresini kastediyorum… Bu çevreye mensup olanlar, yukarıda değinilen sorunu dile getirmeseler bile, pasif kalmakla ve konumlarını bu pasif yapılanma içinde sürdürmekle dolaylı duruşlarından bahsetmek mümkün. Şayet pesantren çevresine dair bir değerden bahsedeceksek, bu değerin geniş toplum kesimlerine ulaşması için aktif bir çabanın sergilenmesi gerekmez mi?


Yarın Alman, Japon, Çin, Güney Kore, Avustralya, ABD sermayesinin sahiplendiği uluslarötesi şirketler Açe’de yatırıma başladığında bunun Açe toplum yapısında nasıl bir dönüşüme yol açacağı konusunda kaygımız var mı? Daha fazlaa gitmeye gerek yok, bundan yüz yıl önce Hollanda sömürgeci gücünün Açe’yi Takımadalar’daki sömürge düzenine eklemleme niyetine bakalım. Neydi Hollanda’yı Açe’de savaşa sürükleyen? Elbette Cava’nın ortasında kurduğu üretim/tüketim ilişkilerini doğusundan batısına tüm Takımadalara yaymak ve dönemin şartları gereği Avrupa’daki gücünü pekiştirecek, en azından digger güç odaklarıyla rekabette stabilize edecek bir yapıya oturtmaktı. Peki dönüp, Hollanda’nın dönemin kapitalist ilişkiler ağı içerisine Açe’yi de katma isteğinin ekonomik bağlamda düşünüldüğünde Açeliler üzerinde ne gibi kötücül bir etkisi olabilir di? Açe siyasi yönetimi ve toplumsal kesimleri Hollanda’nın siysai baskısının askeri baskıya dönüşmesinden evvel, Takımadalar’ın diğer kesimleri gibi ‘Buyrun gelin’ davetiyesini çıkartmış olsaydı, Açe’de kurulacak plantasyonlar, madencilik, denizcilik vb. sektörler üzerinde yükselecek bir güçlü ekonomiden bahsetmeyecek miydik? Yoksa Açe sultanlık çevresi ve akabinde ulemanın öncülüğünde halkın ortaya koyduğu ve onyıllarca süren direniş hareketi bu ekonomik kalkınma rotasından bihaber miydi? 

Banda Açe-Melaboh Arası Artık 3.5 Saat


Açe Eyaleti Başkenti ile Batı Açe’nin önemli şehirlerinden Meulaboh’u birbirine bağlayan sahil karayolu nihayet tamamlandı. 26 Aralık 2004 tarihindeki deprem ve tsunaminin ardından önemli yıkımların ve kayıpların yaşandığı Batı Açe sahil şeridini yeniden inşa çalışmaları önde gelen GO’ların ve devlet kurumlarının katkılarıyla yapılacağı ilan edilmişti. Banda Açe-Calang arasındaki 150 km. ilk etabının tamamlanmasının ardından, aradan geçen uzun süreye rağmen karayolunun tamamı bir türlü bitirilememişti. Geçenlerde söz konusu sahil karayolu nihayet son aşamasının da tamamlanmasıyla gerek bölge halkını gerekse bölgenin ticari hayatında yer alan herkesi sevindirdiğine kuşku yok.

7 Ocak 2013 tarihinde Açe Valisi Dr. Zeyni Abdullah’ın da katılımıyla Teunom-Meulaboh arasındaki Bubon Nehri üzerindeki köprünün açılış töreniyle Banda Açe-Meulaboh arasındaki karayolu inşaatının tamamlandığını ilan etti. Batı Açe ile Başkent arasındaki tek karayolu olan sahil karayolu stratejik bir öneme sahip. Bu gelişme, bölge halkının aytı yedi saat süren çileli uzun yolculukları sona erdiği anlamına geliyor. Artık bölge halkı 3.5 saatte Banda Açe’ye ulaşabileceği gibi, bölgenin ekonomik varlıklarının Banda Açe’ye taşınmasında da bir ölçüde rahatlama sağlanacağına kuşku yok.
Serambi (8 Ocak 2013)