19 Ağustos 2011 Cuma

Açe’nin Kısa Tarihi

Mehmet Özay
11.01.2011


   Açe Eyaleti, Endonezya Cumhuriyeti’nin 33 eyaletinden biridir.  Ülkenin en batısında Sumatra Adası’nın kuzeyinde bir üçgeni andıran coğrafi bölgeyi kaplayan Açe üç tarafı denizlerle çevrili olması nedeniyle jeo-stratejik bir öneme sahiptir. Bu özelliğini tarihin erken çağlarından itibaren sürdüren Açe, her dönem Hindu, Busidst krallıkların yanı sıra, İslamiyetin bölgede yayılmasıyla birlikte çeşitli sultanlıklara ev sahipliği yaptı. Söz konusu krallıkların ve sultanlıkların varlığı, Açe’nin doğu-batı deniz ticaretinde jeo-stratejik öneme sahip olmasına dayanır. Bu nedenle Açe, tarih boyunca Kızıldeniz’den çıkarak Hint Okyanusu’na açılan her geminin Güneydoğu Asya yolculuğunda ilk uğrak yeri oldu. Muson mevsiminde zorunlu konaklama yapan gemiciler Malaka Boğazı girişindeki Açe’yi zamanla yurt edindiler ve burayı Güneydoğu Asya’nın önemli antrepolalarından biri haline getirdiler. Bu özelliği ile Açe, bir yandan Ortadoğu, Hindistan, öte yandan, Java Adası, Çin ile bağlantılarda kilit rol oynadı. Kıtalararası ticaretin gerçekleştiği bu topraklar zamanla farklı kültürlerin biraraya toplandığı bir merkez oldu.
    Açe adı, Türkler için tarihin derinliklerinden gelen bir anlam taşır. Mevcut Osmanlı arşiv belgeleri dikkate alındığında Osmanlı Devleti ile Açe Darusselam Sultanlığı arasında gerçekleştirilen askeri, ekonomik, siyasi ve kültürel ilişkiler 16. yüzyılın ikinci yarısına, yani 1560’lı yıllara kadar geri gider. Ancak Osmanlı arşiv belgeleri dışındaki çeşitli yabancı kaynaklar dikkate alındığındaysa, Türk-Açe ilişkileri daha erken dönemlere kadar geri götürmek mümkün. Örneğin, Portekiz kaynakları Açe topraklarındaki Türk varlıklarını 16. yüzyıl başlarına; Açe ve Malay kaynakları ise Türk olgusunu 12./13. yüzyıllara kadar gerilere götürmektedir.
    Keşifler çağının bir sonucu olarak ortaya çıkan sömürgecilik varlığını Hint Okyanusu ve Malaka Boğazı çevresinde göstermeye başlaması, Açe’nin o dönemin bilinen dünyası içinde çok önemli bir yer edinmesini sağladı. Önce Portekiz, ardından  Hollanda, İngiltere’nin sömürgeci varlıklarına zamanla ABD de eklendi.  
    Hollanda’nın 24 Mart 1873’de başlattığı ilk saldırı, uzun bir sürece yayılmış olsa da, Açe Darusselam Sultanlığı’nın tarihi varlığı sona ermiş oldu. Açelilerin, bir İslam beldesi kabul ettikleri topraklarında düşman izi görmemek için verdikleri mücadele, dönemin Açe Sultanı, Davud Şah’ın 1903’de teslim alınması dikkate alınırsa 40 yıl sürdü. Ancak, kimi tarihçiler bölgede savaş sona ermiş gözükse de, özellikle önemli bir siyasi ve toplumsal nüfuza sahip alimlerin öncülüğünde 1942 yılındaki Japon işgaline kadar, yani 70 yıl sürdüğünü savunurlar.
1945 yılında Japonların teslim olmasıyla sonuçlanan II. Dünya Savaşı’nın ardından, önde gelen İslamcı, milliyetçi ve seküler çevrelerin oluşturduğu öncü kadrolar Hollanda’dan bağımsızlıklarını ilân etti ve Endonezya adıyla yeni bir devlet kuruldu. Buna rağmen, Hollanda, -İngiltere’nin desteğiyle- eski sömürgesinde yeniden hegemonya kurmak hayaliyle yeni bir işgale girişti. Bugün Endonezya toprakları olarak bilinen coğrafyada Hollanda’nın işgal girişimine yeltenemediği tek bölge Açe Eyaleti’ydi. Açeliler sağladıkları maddi ve manevi destekle özellikle Cava Adası’nda Hollandalılara karşı yürütülen milli mücadeleye önemli katkılarda bulundular. Yaklaşık dört yıl sonra, başarısız olan Hollanda 1949 yılında yeni cumhuriyeti tanımak zorunda kaldı. Açe, yeni kurulan bu cumhuriyetin ayrıcalıklı bir eyaleti olma vaadiyle cumhuriyet liderlerine bağlılık gösterdi. Ancak 1951 yılından başlayan ve farklı çıkış noktaları ile çeşitli adlar altında Açe’de özgürlükçü hareket varlığını son döneme kadar ettirdi. 15 Ağustos 2005 tarihinde Helsinki’de imzalanan barış anlaşması ile Açe başta Endonezya’nın olmak üzere, Güneydoğu Asya’nın gelişme ve kalkınmaya aday bölgesi konumunda.

Yeni Açe   
Açe, şimdi yeniden doğmuş bir coğrafya görünümünde. Bunu, Açe entellektüellerinin bugünkü Açe’yi tanımlarken kullandıkları Yeni Açe (Aceh Baru) isminde görmek mümkün.
    Uzmanlar, Yeni Açe’nin, ulusal, bölgesel ve uluslararası çevrelerin dikkatini çekecek gelişmelere sahne oluyor ve olmaya da devam edeceği kanaatinde. Açe Darusselam Sultanlığı, 16. yüzyıl ortalarından 17. yüzyıl ortalarına kadar yaklaşık bir yüzyıl boyunca doğu-batı ticaretinin ana arteri olmayı başardı. Malaka Boğazı’nın batı ucunda, bir yanda Malezya, Tayland, öte yanda Hindistan ve uzak batıda Afrika’ya bakan yüzüyle Açe günümüzde jeo-stratejik önemi gözardı edilemeyek bir eyalet.
    Üç yanı denizlerle çevrili, dünyanın el değmemiş son birkaç tropik ormanlarından birine sahip, yer altı zenginlikleri tarihten bu yana bilinen Açe, yeni yatırım ve ticaret olanaklarına sahip. Açe, yüzyıllar öncesinden başlayan tarihi serüvenini ve önemini bugün de sürdürüyor.



Dr. Mehmet Özay

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder